Denizde ağ saran büyük
tekneler, martılar, oltayla balık tutmaya çalışan insanlar, simit yeme yarışına
giren güvercinler, elinde pamuk şekeri ile sahili turlayan minik kız çocuğu…Ve
yan bankta oturan, yüzünden hüzün kırıntıları dökülen orta yaşlarda bir adam..
Ve ben tüm bunları donuk bir surat ifadesiyle izleyerek simidimden bir parça
daha alıyorum. Ne ilginç değil mi? Şu tek dünyada, herkesin kendi yarattığı
farklı bir dünyası var. Biri mutluluktan uçuyorken birinin kalbi kan ağlıyor,
bir geçim derdiyle denize çapa atarken diğeri buradan tüm bunlara burun kıvırıp
havalı bir şekilde geçiyor. Tek bir gerçek üzerine kurulan yüzlerce sahte
dünya…
Tüm bunları bırakıp
kendi acıma yöneliyorum. Şu bankta saatlerce oturup ağladım, biliyor musunuz? Düşündüm…
Ağladım… Bir anda gelen simitçinin “ Abla simit, taze taze, sıcak simit, ister
misin?” sesiyle kendime geldim. İkinci simidimi aldım. Şimdi ise son
parçalarını yiyorum. Bu sırada aklımdan o kadar çok şey geçiyor ki. Mesela,
soruyorum…
Sizce nedir sevgi?
Neden en çok sevdiklerimiz önce gider? Ya kara toprak alır, ya elin oğlu, elin
kızı… Anlamam ki arkadaş! Sevgi insana ağır mı gelir?! “Beni seversen ya kara
topağın, ya başkasının.” Bu mudur yani!
Sevdiğim her şeyi
kaybettim. Belki de, sevdiğim her şeyi, herkesi kaybettim. Şu sıralar sevgimi gizlemekteyim. Yüreğimde çırpınan
duygular var ama sadece yüreğimde. Dilime vurmuyor bu duygular. Sokak ortasında
durup birine “Seni Seviyorum!” desem adam oracıkta kalpten ölecek ya da gidip
yan kaldırımdan geçen bir kadının boğazına atlayacak. Hani şom ağzını açmak
diye bir şey vardır. İşte bende şu şom yüreğimi bir açıyorum ve yürek viran
yeri…
Anladım, sevgi bir
tarafın gerçek mutluluktan uçarken, diğer tarafın sevildiğini bilip havalara
girmesiyle uçmasıdır. Neden iki tarafın da sebebi esas sevgi olmaz,
bilemiyorum.
Şu güzel dünyada bir
sırta yaslanıp yaşlanmak varken aynı sırttan vurulmakta var. İyi varken kötü de
var. Siyah varken beyaz da var. Her şey tersi ile var. O halde ben hiçbir zaman
ruh ikizimi bulamayacağım. Her şey, herkes tersi ile… İyi bir insanı tamamlayan
kötü bir karakter. Öyle değil mi? Hak eden hak ettiği sevgiyi asla bulamayacak.
Bir düşünün. Aynı hislerdeysek üzgünüm, yapacak bir şey yok, hapı yutmuşuz biz…
Tuğba TURNATOR