Edebiyatın Diğer Bilimlerle İlişkisi Edebiyat
İle Tarih İlişkisi Edebiyat İle Coğrafya Arasındaki İlişki Edebiyat ile
Sosyoloji Arasındaki İlişki Edebiyat ile Psikoloji Arasındaki İlişki
Edebiyat ile Felsefe Arasındaki İlişki Edebiyat ile Bilim Teknik
Arasındaki İlişki
Edebiyat güzel sanatlardan
biri olması yanında oluşturduğu sanatın kuralları ve ürünleriyle
uğraşan bir bilim dalı olarak da değerlendirilebilir. Edebiyat ürünlerini ortaya koyarken ve bu ürünleri incelerken çeşitli bilim dallarıyla ilişki kurar.
a) Edebiyat ile Tarih Arasındaki İlişki
İç içe girmiş olan bu ilişkiyi üç yönde inceleyebiliriz. Her edebî metnin
içinde oluştuğu tarihî bir dönem vardır ve edebî metinlerin hepsinde bu
tarihî dönemlerin izlerini görmek mümkündür. Edebî metinlerin temasını
tarihî dönemler etkiler bu eserleri doğru yorumlayabilmek için o dönemin tarihî olaylarını iyi bilmekgerekir. Bazı edebî metinler oluştuğu dönemin izlerini taşırken bazıları da konusunu tamamen tarihî gerçeklerden alabilir. Bu tür metinler tarihe ışık tutabilir
tarih bilimine kaynaklık edebilir. Göktürk Kitabeleri'ni bu duruma
örnek olarak gösterebiliriz. Edebî eserler ve yazarları dönemleri ile
birlikte inceleyen edebiyat tarihi tarih biliminin metodundan yararlanır.
b) Edebiyat ile Coğrafya Arasındaki İlişki
Her edebî metnin - özellikle olay ve durum metinlerinin - önemli unsurlarından biri de yerdir. Olaylar bir mekânda ortaya çıkar ve o mekânın izlerini taşır. Böylece coğrafya edebiyat üzerinde etkili olur. Bazı edebî metinlerin yazılış amacı belli bir coğrafi bölgeyi tanıtmaktır. Gezi yazıları egzotik romanlar bu türden eserlerdir; bunlar her iki bilim için de önemli kaynaklardır.
Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi hem edebiyat hem tarih hem de coğrafya bakımından önemli bir eserdir. Coğrafya kitaplarında coğrafî bilgiler veren dergilerde ansiklopedilerde edebiyatın anlatım biçimlerinden biri olan "açıklayıcı betimleme" kullanılır. Bu yönüyle coğrafya bilimi edebiyattan yararlanmış olur.
c) Edebiyat ile Sosyoloji Arasındaki İlişki
Edebiyatın konusu insandır ve insan toplum içinde yaşayan bir varlıktır. Edebî metinler insanı
insanın diğer insanlarla ilişkilerini işler. Sosyoloji ise toplum
bilimidir. Bu yönüyle her iki bilimin konusu ortaktır. Bazı edebî
metinler sosyoloji bilimine kaynaklık edebilir çünkü edebî metinlerde insan ilişkileri açısından bol malzeme vardır. Ancak
edebî metinler oluşturulurken gerçeklerin değiştirilip dönüştürüldüğü
unutulmamalıdır. Bazı edebî akımlar ve edebî dönemlerin bazı
temsilcileri topluma yön vermeyi sosyal fayda sağlamayı amaçlar. Böylece edebiyat toplumu etkiler ve sosyolojinin inceleme alanına girer. Örneğin; Recaizâde Mahmut Ekrem'in "Araba Sevdası" adlı romanı Batılılaşmayı yanlış anlayan züppe tipini Halit Ziya'nın "Maî ve Siyah" adlı romanı da Servet-i Fünun sanatçılarını anlatır.
d) Edebiyat ile Psikoloji Arasındaki İlişki
Edebî metinler yazarlar tarafından oluşturulur (Anonim olanlar hariç). Bu eserler bire bir yazarların yaşantılarını duygularını yansıtmasalar da onlardan izler taşır. Yani edebî metinlerde yazarın psikolojisinden izler vardır; derinlemesine ve bilimsel yapılan bir incelemeyle eserler bizi yazarların ruh dünyasına götürebilir. Edebî eserler insanı her yönüyle aydınlatır. İnsanın ruh dünyasına ağırlık veren psikolojik eserler (romanlar duygu ağırlıklı şiirler...) insanların ruh çözümlemelerini yapar; bu çözümlemeler çevremizdeki insanları daha iyi anlamamızda "Bin bir çeşit insanın bin bir çeşit hâli vardır." diyerek olayları durumları yorumlamamızda bize yardımcı olabilir. Mehmet Rauf'un "Eylül" Peyami Safa'nın "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" adlı romanları buna güzel birer örnektir. Bu tür eserler psikoloji bilimi için de önemli malzemelerdir. Ancak edebî eserlerin
gerçeğin değiştirilip dönüştürülmesiyle oluşturulduğu unutulmamalıdır.
Bire bir gerçeği yansıtmasa da anlatılan olayların ve kişilerin
benzerlerini günlük hayatımızda görmemiz mümkündür.
e) Edebiyat ile Felsefe Arasındaki İlişki
Madde ve yaşamayı çeşitli yönleriyle inceleyen bir düşünce sistemi olan felsefe
zaman zaman araç olarak edebî metinleri kullanmıştır. Bazı edebî
metinlerin arka planında bazı düşünceler yatar. Toplumları etkileyen bu
düşünceler felsefî metin yalınlığıyla değil değiştirilip dönüştürülerek anlatılır. Sayfalarca süren bir edebî metnin arkasında bir cümlelik bir iki kelimelik bir düşünce olabilir. Edebî metin bu yönüyle felsefî metinlerden ayrılır. Örneğin Albert Camus'nun romanlarında (Bulantı Düşüş vs.) egzistansiyalizm (varoluşçuluk) felsefesinin işlendiği görülebilir.
f) Edebiyat ile Bilim -Teknik Arasındaki İlişki
Bilim ve teknik insan hayatını etkileyen değiştiren insan hayatına yön veren yenilikleri gelişmeleri içerir. Değişen insan yaşamı değişiklikleriyle edebi eserlerde yer alır. Bir toplumun bilim-teknikteki seviyesini yazılan edebî metinlere bakarak tahmin edebiliriz. Bilim ve teknikteki gelişmeler edebiyatın gelişmesini de etkilemiştir. Örneğin matbaanın bulunması herkesin edebî eserlere ulaşımını kolaylaştırmış gazetenin çıkarılmasına zemin hazırlamış; bu da gazete çevresinde oluşan edebî metinlerin oluşumunu sağlamıştır. 20. yüzyılda "fütürizm" (gelecekçilik) akımına mensup sanatçılar edebiyatı tamamıyla teknolojik gelişmelerin bir anlatım aracı olarak görmüşlerdir.