“Kız evde tek başına bu
satırları yazmaktaydı. Evde kimse olmadığı için bu sessizlik onu çok rahatsız
etmişti. Sessizliğin sesi onu ürkütüyordu. Ve yan odadan ayak sesi geldi. Oraya
doğru gitmemeliydi, bunu biliyordu fakat merakına hakim olamıyordu. Ayağa
kalktı, oturduğu sandalyeden gelen ses biraz daha ürkmesine neden oldu ama kalp
atışları bu sandalye sesini bastırmıştı. Kendi odasına yumuşak adımlarla çıktı.
Koridorda ilerledi. Diğer odaların kapısının kapalı olmaması gerekiyordu, niye
kapalıydı ki! Kapıyı açtı, menteşeler yağlanmadığı için bir gıcırtı bütün evi
kapladı. Oda karanlıktı.”
Sonra…
Ekran da karardı.
Elektrikler kesildi diye söylendi kardeşim. Bende ona bunu söylediği için
teşekkürlerimi sundum. Zaten korku filmlerinden pek hoşlanmam ben.
Böyle insan gece
uyuyamaz, her tıkırtıda bir öcü arar ve durmadan arkasında bir şey varmış gibi
arkasını kontrol eder…(Ben bu arada bolca
arkama baktım, sonra da kardeşimin yanındaki güvenli yerimi aldım.)
Tabi bazı insanlara da
korku filmi çerez gibi gelir. O insanlar cani, psikopat ve size sürekli “Yusuf
Yusuf” esprisi yapan insanlardır.Bu insanları görünce, onlardan olabildiğince
uzak durun hatta yönünüzü değiştirin.
Hem insan neden kendini
korkutmak istesin ki! Adrenalin hormonu salgılamanın başka yolları da
var.Müdürün yanından saçı açık geçmek gibi.. Neyse, ben alışamadım bu korku
filmlerine de, sevenlerine de.. Öcüyle korkuttukları içindir belki de… Çünkü
ben,o öcüyü 2,5 ay yatağımda beklemiş insanım.Ve ilk Öcüm, dişlerimi çalmak
isteyen yeşil bir adamdı.Onu unutmayacağım, herhalde o da beni unutmayacak
çünkü dişlerimi çok beğendiğini söylemişti.
Aha! Elektrikler geldi.
Mum ışığında böyle şeyler saçmaladığıma şaşırdım doğrusu .Evet.. Bakalım kız
kapıyı açınca kimle karşılaşacak? Fredy Kruger onu yiyecek mi?
Hepsi böyle bir filmi bende okuyup beğenen senaryo
yazarlarına kalmış…
11-B