Edebiyat olay, düşünce, duygu ve
hayalleri dil aracılığı ile estetik bir şekilde ifade etme sanatıdır.
Kapsamı
Edebiyat düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatı olarak tanımlanabilirse de her anlatı her metin edebiyat tanımı içerisine
sokulmaz. Amacı okuyucuya estetik bir lezzet sunmak değil de onu bir konuda
aydınlatacak teknik bilgileri içeren yapıtlar (bilimsel makale veya kitaplar, gazete haberleri gibi) edebiyat tanımı dışında değerlendirilirler. Bununla birlikte bazı
müellifler bilimsel yapıt ve haberlerin edebi değer taşıtabilecek nitelikte
olabileceği gibi sanatsal kaygı taşımayan şiirlere de rastlanabileceğini belirterek bu tanıma
karşı çıkmışlardır. Ayrıca edebiyat sadece yazılı metinleri kapsamaz, edebiyat
eserleri (destanlar vb.) her zaman yazılı olarak ifade edilmeyebilir.
Edebiyat kuramları
Edebiyatın sınırları önceden belirlenmiş
form ve kurallara göre tasarlanarak oluşturulan bir üretim mi yoksa baştan
tasarlanamayan üretim sırasında bilinçaltı ve geçmiş tecrübelerin ışığında oluşturulan
özgün bir yaratı mı olduğu Eski Yunan'da bu yana tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Öyleyse edebi metnin
üretimini sorgulayan iki ana görüş vardır.
Kurgucu anlayış
İlk temsilcisi Aristoteles olup, ünlü düşünür Poetika adı çalışmasında tragedyayı enine boyuna incelerken kurguyu ön plana
çıkararak,sanatsal dışavurumu ikinci plana atmıştır.
Dışavurumcu anlayış
MS. 1. yüzyılda Eski Romalı düşünür Longinos ait Peri Hypsous (Yücelik Üzerine) adlı çalışmasında bir yapıtın sanatsal değerinin içindeki
coşku miktarı ile ölçülebileceğini iddia ederek kurgucu anlayışı reddetmiştir.
20. yüzyıl'dan itibaren her iki anlayışın ortaklaşa yansıtıldığı eserler üretimiştir.
Sözgelimi James Joyce’un Ulysses adlı romanı hem kusursuz bir kurguya hem de dışavurumun en abartılı ve yoğun kullanıldığı devrimci bir çalışma olarak dikkat çekmektedir.
Edebiyatta Gerçeklik
Bazı edebiyat eserlerinde gerçeklik,
kurmaca gerçeklik şeklindedir. Eseri ortaya koyan sanatçı gerçekten hayattan
esinlendiği olaylar ya da fikirler ile kendi kafasındakileri harmanlar. Bunun
sonucunda eserler hem gerçek hayattan, hem de sanatçının duygu, düşünce ve
hayallerinden izler taşır.